Yıllardır kanayan bir yara

Yıllardır Türkiye’de kanayan ve bir türlü tedavi edilemeyen bir yara var. Nataşa yarası. Bu ülkenin insanları gidip çalışsınlar, ülkelerine döviz kazandırsınlar diye yabancı ülkelere gönderildiler. O temiz insanların alın teriyle hem de en ağır ve en pis işlerde çalışarak ülkelerine getirdikleri dövizler nataşalar tarafından sömürülerek kendi ülkelerine gönderiliyor.

AKP de önemli bir yeri olan bir arkadaşıma, nataşa konusunu açtım. Bunlar eskiden otellerde icra-i sanat ediyorlardı. Şimdilerde ise villalara bile yerleştiler. Arkadaşımın girişimiyle operasyonlar başlatıldı ve yüz altı nataşa yakalanıp sınır dışı edildi. Bir süre sonra arkadaşımla karşılaştım ve teşekkür ettim. Operasyonların sürdürülmesi gerekir dedim. Halen villalarda faaliyetleri devam etmektedir. Baş edemiyorlar dedi. Bu gün yakalayıp hudut dışına çıkarılanlar yeni pasaportlarla yine geliyorlar dedi. Bilgisayar çağında yaşıyoruz.

Yakalanmaları çok kolay. Para kazanmalarına fırsat vermeden yakalanıp hudut dışı edilirlerse bir daha gelemezler dediğimde, olmaz, olmaz bunlarla baş olmaz dedi. Anlaşılacağı gibi o da fuhuş sektörüne karşı teslim bayrağını çekmişti. AKP liler siz ne dersiniz bu işe? Fuhuş günah değil mi? Dövizlerimize yazık değil mi? Bu sorun türban sorunundan çok daha önemli değil mi? Neden partinizin yönetim kurullarına bu konuda baskı yapmıyorsunuz?

Bu nataşaların alıp götürdükleri yalnızca dövizlerimiz mi? Bu insanlarla temas eden insanların sağlıkları bozulmuyor mu? Bir gecelik zevk uğruna yakalandıkları hastalıkların tedavisinde kabak devletimizin sosyal güvenlik kurumlarının başında patlamıyor mu? Bu insanlar EYTS gibi ölümcül bir hastalığı nasıl umursamıyorlar? Akıl alacak gibi değil. ADSL zührevi hastalıklar gibi hemen ortaya çıkan bir hastalık değil. Çok uzun bir beklemeden sonra hastalık ortaya çıkıyor. Çıktıktan sonra da hemen öldürmüyor, çok uzun bir süre süründürüyor. Bir de bu hastalığı hasta olduğunu bilmeden başta eşi olmak üzere temas ettiği herkese taşıyor. Bu pis ilişkilere girenlerin şunu akıllarından çıkarmamaları gerekir. Günümüzde bilim kanser gibi en ölümcül hastalığı bile erken teşhis sayesinde yenebiliyor ama EYTS ye henüz kesin bir aşı ve tedavi geliştirememiştir. Kanser tedavisi çok pahalı bir tedavidir. Sevindirici yanı uygulanan tedaviyle hastaların sağlıklarına tekrar kavuşmalarıdır ve bulaşıcı olmamasıdır. Oysa EYTS de hem tedavi giderleri çok yüksek, hem de hastanın yeniden eski sağlıklı durumuna dönmesi mümkün değildir.

Eğer insanlarımız bunca uyarılara rağmen bu hastalığın halen tehlikesini kavrayamıyorsa devletin bu hastalığın nedenlerini ortadan kaldırması gerekir. EYTS e yakalananların tedavi giderleri, nataşaları yakalayıp hudut dışına çıkarmanın giderlerinden çok daha yüksektir. Bu nedenle devletin kolluk güçlerinin nataşalara göz açtırmamaları gerekir. Aksi halde devletin ve kolluk güçlerinin duyarsızlığının zararını biz çekeriz.

Özcan Nevres

Özcan Nevres
Latest posts by Özcan Nevres (see all)
(Bugün 1, toplamda 108 kez ziyaret edildi.)

Özcan Nevres tarafından yayınlandı

15 Ağustos 1935 de Menemen’de doğdum. Esas mesleğim elektrik ve elektronik teknisyenliğidir. Gazeteciliğe 1958 yılında Ege’de yayınlanan Sabah Postası gazetesinde başladım. Hobilerim yazmak, okumak, tarihi eserler ve harabelerle ilgilenmektir.